Arkadaşlar umut sarıkaya'yı tanımayanlar için söylüyorum.Eski penguen yeni uykusuz yazarı çizeri.Şimdiye kadar yazdığı yazılarla gözümde efsaneleşen şahıs ve o şahsın en güzel yazılarından birini sizinle paylaşmak istiyorum..
UZUN DİYE OKUMAMAZLIK ETMEYİN PİŞMAN olURSUNUZ...
bu ARADA BİRAZ ARGO var KUSURA BAKMAYIN
BİM'de ESKİ SEVGİLİYLE KARŞILAŞMAK
Son patitoyu da attım ağzıma ve bim'e doğru yola çıktım.
Zaten iki adım ötesi bim. Annemin terliklerini giyip çıkayım lan dedim,
kim iki saat şimdi bağcık bağlayacak. Ama olgun bir erkek insanda eğreti
duran şeylerin başında anne terliği geliyormuş canlar, ben bunu anladım.
Bim her zamanki gibi sakindi. klima çalışıyor ama
soğutmuyordu. Nasıl bir klima lan bu diyerek incelemeye başladım . Ama
görevli beni balici sandı, çünkü ayaklarımda da acayip terlikler altımda
çamaşır suyu sıçrayıp da rengi atmış bir pijamayla pek de
güzel bir gaspçı havası veriyordum.
"abi bu klima üflemiyor galiba" dedim. Ama cevap vermedi,
işine döndü. Ben de doğruca patitoların olduğu yere gittim. Aman Allah’ım
bu ne güzellik. Bir sürü patito yan yana. Gel de alma. Hemen iki paket
aldım. Zaten sudan ucuz. Bir de le porta almak lazımdı. Gittim onu da
aldım.
Tam arkamı dönüp gidecekken tanıdık bir ses duydum. Pek
bir tanıdık. Sanki bir zamanlar kulağıma "aşkım" diye yankılanan bir ses
şimdi "süt de alalım. Dost süt olsun" diyordu. Bir zamanlar kulağıma "seni
seviyorum" diye yankılanan bir ses şimdi "yok muratbey kaşar alalım o daha
ucuz" diyordu.
Yavaşça arkamı döndüm. patitolar ve le porta elimden yere
düştü. Evet, eski sevgilimdi bu.
Bir zamanlar sevdiğim kadındı. Bir zamanlar elele
tutuşarak mal gibi gezdiğimiz kadın . Şimdi nişanlısıyla bim'e gelmiş
alışveriş yapıyordu. Bir zamanlar âşık olduğum kadındı bu. Ve alışveriş arabasında
le cola, blume, dost süt, dost peynir, muratbey kaşarları gibi bir sürü
ürün vardı. Evet bir zamanlar uğruna canımı verebileceğim kadındı bu.
Ben şaşkınlıktan elimdekileri yere düşürünce bunlar
birden irkildi ve hemen arkasını döndü. Ben, beni görmesinler diye hızlıca
aşağıya eğildim ama lanet olası bim'de raf diye bir şey
yok ki. Tansaş olsa arkadaki adam seni göremez ama raf yerine kolilerde ürün
sergileyen bim sayesinde saklanamadım.
Peki, size sorarım. Siz arkanızı döndüğünüzde, devekuşu
gibi saklandığını sanan ama ayağında ufak numara anne
terlikleriyle sıçar gibi çömelmiş ve kıç çatalı gözüken bir adam görseniz
ne yaparsanız? İşte onlar da öyle yaptılar. Bastılar kahkahayı. Yavaş ve
gururu yıkılmışça ayağa kalktım. le portam mahzunca yerden bana bakıyordu.
Ben gibi yıkılmış, öylece yatıyordu.
Gözlerine baktım. le portanın değil lan, eski sevgilimin.
Bana baktı, mahzun bir bakış görmek isterdim ama alay ediyordu resmen.
Ayaklarıma bakıyordu.
Anne terliği giymiş, parmakları ucundan çıkmış bir ayak.
Buydum işte. Sen bu adamla bir zamanlar çıkmıştın. Şimdiki sevgilin çok
iyi giyinmiş ama bir bak bakayım ona.
bim'de bu şıklık? Sence de biraz samimiyetsiz değil mi?
Ben en azından yakışıyorum buraya. İçimden geldiği gibiyim.
Böyle düşündüm ama sonra hassiktir dedim. Adam kapmış
kızı, ben de lavuk gibi pijamayla terlikle geziyorum. Kim naapsın lan
beni. "nasılsın görüşmeyeli?" dedim. "iyiyim" dedi. "ne güzel" dedim.
"hıhı" dedi.
Gittikçe gerginleşiyordu ortam. yeni sevgilisi kıllandı mı acaba diye baktım
ama "nasıl olsa bu lavuktan bir zarar gelmez" düşüncesi
hasıl olduğundan zerre s..kinde değildim herifin. Adam en ucuz kangal sucuğu
seçmekle meşguldü.
"niye böyle olduk biz?" der gibi baktım. "ne diyorsun?"
Der gibi baktı bana. "niye böyle olduk diyorum?" der gibi tekrar baktım.
"ne diyorsun anlamıyorum" der gibi tekrar baktı bana. "neyse s...tir et" der gibi baktım.
s..tir etti alışverişe devam etti. Bir güle güle demeden.
Gözyaşlarımı saklayarak iki poşet patitoyu ve le portamı
yerden aldım ve kasaya gittim. Bir de blume peçete aldım yüzlük paket,
gözyaşlarımı silmek için. Kasadaki görevli yine baliciymişim gibi baktı bana,
"paran var mı" der gibi baktı bana, bana bakmasın artık kimse. Al lan
paranı der gibi uzattım, para üstü beklemeden çıktım ama sonra hemen geri
dönüp şahsiyetsizce aldım paranın üstünü. Tam çıkacakken fiş almayı
unuttuğum aklıma geldi. Dönüp onu da aldım. mina koyim,
bir romantizm de yaşayamadık be.
Eve giderken Serkan geldi yavaşça yanıma. Tek dostum, yoldaşım, üzgün olduğumu anlayabilen tek insan.
"abi bir şey diycem. Pijamanın kıçında delik var, kıçın
gözüküyor, baya bir büyük"
o günden beri evdeyim. bim'e de kapıcıyı yolluyorum